Öğlenden beri Starbucks'tayız. Kalabalık ve hızlı bir giriş yaptık. Şarkılarla, danslarla ilk saatler geçti. Bir yandan da aldığımız toplantılarla yemek ve su gibi ihityaçlarımızı gidermek üzere çözümler bulduk. Çayımızı demledik, evden getirdiğimiz kekler börekler eşliğinde sohbetimize çekildik.
Zaten derdimiz karnımızı doyuramamak olduğundan burada geceyi geçirirken karın doyurma çabamız da meselenin temelini oluşturuyor. Beraber ne yapabiliriz diye düşünürken en azından bizi bir süreliğine idare edecek destek pideler ve börekler geldi dışarıdan.
Gecenin ilerleyen saatlerinde photoshop atölyesi yapmak, film izlemek ve çorba kaynatmak planlarıyla hep beraber müzik dinliyoruz şu an.
Ancak rektörden de bir haber geldi. paylaşmamak olmaz. Burada olduğumuzu biliyor. Bu çok sevindirici. Ama neden burada olduğumuzu hala anlatamamış olmak bizi çok üzdü. Biz de diyoruz ki rektör buraya gelse keşke biz de anlatsak. kendisi buyurmuş ki biz burada pizza yiyormuşuz. herhalde kendi getirdiğimiz ya da yaptığımız yemekleri yiyeceğiz, Starbucks'ta satılanları değil. Ama çok önemliyse pizza yemediğimizi söyleyelim. Bir de burada yemek yemememizi buyurmuş, herhalde halen bir kantinin içinde olduğumuzun farkında değil.
Heralde şu anda burada oluşumuzla rahatsız ettiklerimiz "saat 17.42. öğrenci kır pidesini ısırdı. saat 17.43 hala çiğniyor" filan gibi raporlar tutuyorlar.
Şu anda yeni bir toplantıya başlıyoruz.
Starbucks'tan canlı yayınımız devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder