9 Aralık 2011 Cuma

Boğaziçi İşgalcileri: Bu Kampus Bizim, Söz Hakkımızı İstiyoruz! (tersyüz.org)

http://www.tersyuz.org/ana-sayfa/488-boazici-galcileri-bu-kampues-bizim-soez-hakkmz-stiyoruz.html

Boğaziçi İşgalcileri: Bu Kampüs Bizim, Söz Hakkımızı İstiyoruz!

Bir süredir gündemden düşmeyen gençlik muhalefetinin sesi Boğaziçi Üniversitesi'nde de yankılandı. Öğrenciler okullarının piyasaya açılmasını Starbucks'ı "işgal" ederek protesto ediyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananları öğrencilerden dinledik. Anlattıklarına bakılırsa mesele sadece bir mekanın işgaliyle sınırlı "basit" bir mesele değil. Daha fazlası... Bunları kendi ağzımızdan aktarmak yerine olayın öznelerine, eylemcilere bırakalım sözü...

- Kamuoyu Starbucks eylemlerinden geçtiğimiz Salı günü haberdar oldu. Ama yaklaşık 2 aydır yaşanan bir süreç var. Bize ilk olarak nasıl başladığınızı, işgale giden süreci özetler misiniz?

Güney Kampus'a Kasım ayı başında Starbucks açıldı. Biz de tam bu esnada YÖK'ün kuruluş yıldönümünde genel olarak üniversitedeki sorunlarımızı tartışacağımız bir forum yapmak istiyorduk. Son yıllarda YÖK'ün Bologna sürecinin yürütücüsü, yani bir anlamda "üniversitenin piyasaya entegrasyonunun" uygulayıcısı haline geldiğini göz önünde tutarak, üniversitenin ticarethaneleşmesinin en belirgin şekilde açığa çıktığı mekanlardan biri olan Starbucks'ta yapalım dedik bu forumu. Forumda genel olarak sorunlarımızdan; Güney'de yemek yiyecek yerin kalmaması, yemekhane yemeklerinin diğer devlet üniversitelerine oranla pahalı ve kalitesiz olması, kampüsler arası ulaşımın ücretli olması, gelecek dönem harç zamlarının geri dönecek olması ve okulun temel bileşenlerinden biri olan öğrenciler olarak karar alma mekanizmalarının hiç birine dahil olamadığımız gibi bu süreçlerde tamamen göz ardı edildiğimiz gibi konulardan bahsettik. Yemek sorunu bunlardan en can yakıcı olanıydı.

Bir yandan da okulda Dunkin' Donnuts, Illy Coffee'nin kahvelerinin satıldığı Orta Kantin ve İktisadi Bilimler'in altındaki kahveci, Roberts Coffee'nin kahvelerinin satıldığı Teras Kantin varken yemek yiyebildiğimiz, görece ucuz olan Çarşı Kantin'in Starbucks ve Subway gibi mekanlardan müretteb -adeta bir AVM’nin yemek katı- bir yere dönüştürülmesi bizi Starbucks'ta kalıcı olmaya zorladı. Bu ay içinde Starbucks'ta dört beş kez daha toplandık. "Fair trade" yaptığını iddia eden Starbucks'ın kahve üretim ve dağıtım sürecini anlatan Black Gold belgeselini Can Candan'ın önerisiyle izledik. Bu belgesel gösterimi sırasında Starbucks dışarıdan, Bebek şubesinden güvenlik ve yönetim elemanlarını getirerek gösterimi engellemeye çalıştı. Daha sonra eski Orta Kantin kültüründen beslenen bir film olan Derviş Zaim'in "Tabutta Rövaşata" filmini gösterdik. Üniversitelerin ticarethaneleşmesi üzerine Gaye Yılmaz'ın da katıldığı bir forum düzenledik. Geçen hafta kendi yemeğimizi kendimiz yapalım diyerek kütüphane önünde çorba yapıp dağıttık.

- Ne talep ediyorsunuz?

Ucuz ve kaliteli yemek,  yaşayabileceğimiz sosyal yaşamımızı dilediğimiz gibi sürdürebileceğimiz bize ait mekanlar istiyoruz. Öğrenci belgesinden ve kampüs içi ulaşımdan haksız yere alınan paraların kalkması gibi taleplerimiz de var. Ama en önemlisi de okulumuzda olup biten her şeyde söz hakkımızı istiyoruz, bu kampüsün bizim olduğunu söylüyoruz. Karar mekanizmalarına öğrencilerin ve öğretim görevlileri ile üniversite emekçilerinin yokluğu meselesinin de tüm bu ticarileştirme ve soylulaştırma sürecinden bağımsız olmadığını düşünüyoruz.

- Okuldaki hocalarınız, arkadaşlarınızdan ne derece destek alabiliyorsunuz?
Gün boyu hocalar işgal alanında derslerini işliyor. Ilk gün de pek çok hoca bizimle beraber yürüdü. Sık sık ziyarete gelenler, toplantılarımıza katılanlar da var. Arkadaşlarımızla nöbetimizi sürekli dönüşümlü olarak tutuyoruz. Afiş asma el ilanı dağıtma işlerimizi de sürdürerek hala duymayanlara da duyurmaya devam ediyoruz. Dışarıdan da gelenler oluyor. Örneğin bugün Kültür-Sen, Kadın Kapısı ve Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnsiyatifi geldi ziyarete. Müzik dinletileri de oluyor.

- Starbucks çalışanlarıyla aranız nasıl? Tepki ya da destek alıyor musunuz?
Starbucks küresel emek sömürüsünün en önemli temsilcilerinden bir tanesi. Okuldaki Starbucks çalışanlarının konumu da biz bu noktadan yola çıkarak değerlendiriyoruz. Örneğin, militan Starbucks müşterileri gelip, çalışanlara Starbucks'ı destekliyoruz dediklerinde asıl desteklenmesi gerekenin emekçiler olduğunu  belirtiyoruz.

Şu an aynı mekanı geceli gündüzlü paylaştığımız emekçiler onlar. Filmlerimiz, dinletilerimiz, açık derslerimiz, karar alma süreçlerimiz de onların gözünün önünde gerçekleşiyor. Onlarla da aynı mekanı paylaşarak öğreniyoruz.

Starbucks'ın kapatılması durumunda biz buradaki emekçilerin istihdamı konusunda da desteklerimizi sürdürmeyi planlıyoruz.



- Üniversite yönetiminin müdahale etmemesini "demokrasi" olarak yorumluyor musunuz? Ya da "Üniversitede söz hakkımız yok kardeşim sen de ne biçim soru soruyorsun" mu diyorsunuz?

Boğaziçi'nin liberal görüntüsü nedeniyle durum başka işliyormuş gibi görünüyor. Ancak bu görüntü üniversite-sanayi işbirliğinin 'demokrasi'si, soylulaştırma, öğrencileri ve emekçileri markalara teslim etme demokrasisi. Biz tam da bu görüntüye karşı çıktığımız için soruşturma tehditleri aldık, kimlik tesbiti için fotoğraflarımız çekildi.  Biz, Boğaziçi yönetiminin temsili demokrasisinin, öğrencilerin politik, ekonomik, toplumsal taleplerini sağlayabilecek yetenek ve kapasitede olduğuna inanmıyoruz. Starbucks işgali, bu demokrasi görüntüsünün yerine öğrencileri, öğretim görevlilerinin ve üniversite emekçilerinin varlıklarını hatırlatma biçimine dönüşüyor. Birlikte nasıl mekanlar ve yaşamlar üretebileceğimizi sorguluyoruz.

- Son olarak, yine doğa ve yaşam alanine koruduğu için öldürülen Metin Lokumcu adına düzenlenen protestolarda bir çok kişi tutuklandı ve 9 Aralık'ta ilk duruşmaları olacak. Ankara’ya bir ses vermek ister misiniz?

Perşembe akşamı itibariyle Hopa davası hakkında konuştuk ve bir destek videosu hazırladık. Hep beraber horon oynayarak sözümüzü söyledik. Beraber haberleri izlerken özellikle saç kesme haberleri üzerine de konuştuk. Arkadaşlarımız destek olmak için biz de saçımızı kesip göndermeyi düşünüyoruz.

Söyleşi: Selçuk Özbek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder