7 Aralık 2011 Çarşamba

Bir garip muhabbet


Yaklaşık bir saat önce rektör yardımcısı Tereza Varnalı "neden burada olduğumuzu dinlemek" için işgal alanımıza geldi. Aramızdan bir temsilci seçmemiz ve seçilen temsilciyle sorunlarımızı konuşacağını söyledi. Temsili demokrasiye karşı olduğumuz için böyle bir durumun söz konusu olmadığını, eğer bizimle konuşmak istiyorsa burada hepimizle konuşması gerektiğini söyledik. O sırada işgal alanında ders yapıldığı için toplantı içerde yapılamadı. İşgal alanının önünü mesken tuttuk. Tereza Hanım "kibar" bir dille neden burada olduğumuzu ve taleplerimizin neler olduğunu sordu. Biz de ilk olarak küresel-kapitalist bir şirket olan Starbucks'ın burada olmasa da zaten kendisine karşı olduğumuza, bugün burada üniversitelerin sermayeleşme sürecine karşı olduğumuzu ve "ucuz ve kaliteli yemek" gibi gayet acil bir ihtiyacımız varken üniversitenin kampüs içerisine Starbucks açmasının bardağı taşıran son damla olduğunu söyledik. Tereza Hanım bütün bu isteklerimizi kendisine dilekçe yazdığımızda yahut odasına gidip onunla konuştuğumuzda dinleyebileceğini ve eğer daha önce böyle bir taleple gitmiş olsaydık bu sorunlara çözüm üretebileceğini söyledi. Oysa biz zaten beş haftadır buradaydık, Starbucks'ta her hafta toplantı yapıyor, film gösteriyor ve taleplerimizi sesimiz çıktığı kadar bağırıyorduk. Üstelik bizim istediğimiz şey bireysel çözümlerden ziyade üniversitenin karar alma sürecine dahil olmaktı. Cevap olarak önümüze (her tartışma sonrası ısıtıp ısıtıp sundukları gibi) okulda bir Öğrenci Temsilci Kurulu olduğunu ve ancak bu kurulun içerisine girerek onu dönüştürebileceğimizi söyledi. Yani bizi hiç dinlemediğinin bir göstergesi olarak yine temsili demokrasiye katılmamızı önerdi. Velhasılı kelam Tereza Hanım metnimizi bile okumadan bizi "anlamaya" çalıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder