Bugün Zagreb’den üniversitemize değişim programıyla gelen
sevgili Nina Zagreb’de 2009 yılında gerçekleşip 8 ilde 20 üniversiteye yayılan
35 günlük öğrenci işgallerine dair deneyimlerini aktardı. Kendi pratiğimizle
paralellikler ve ayrışan noktalar olduğunu gördük. Atölye sonunda kendi
işgalimizi burada konuşulanlar üzerinden bir kez daha tartışmaya
açabileceğimizi konuştuk.
Üniversite İşgallerinden Önceki Süreç:
Hırvatistan 20 yıllık geçmişe sahip bir ülke. Öğrencilerin
siyasi bir özne olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak 2008’deki NATO’ya üyelik
süreci öğrenci hareketinin tohumlarını atıyor. Baharda 5000 öğrenci NATO’yu
protesto etmek için sokağa dökülüyor. Bu protestolarda öğrenciler kamu yararıa
dar ilk sözlerini söylüyor. Bir imza kampanyası başlatılıyor. Ban %25 oranında
bir katılım oluyor. Ancak bu protestoların önemi hem öğrencilerin örgütlenme
deneyimi kazanması hem de sivil toplum kuruluşları ile öğrenciler arasındaki
ilk dayanışma ağlarının kurulması.
Öğrenciler Hangi Talepler Etrafında Bir araya Geldi?
Öncelikle küçük gruplar halinde örgütlenmeye başladılar.
Birden fazla talep etrafında daha heterojen bir örgütlülük söz konusuyduç
Bolonya kriterlerinin uygulanmasına karşı çıkan gruplar vardı. Bunun yanında
Bolonya sürecine tümüyle karşı çıkmayan, yanlış şekilde uygulandığını
söyleyenler de vardı.
2008 sonbaharında evrensel bir talep ortaya çıktı. Bu talep,
parasız eğitimdi. Burada Hırvatistan’ın post-komünist ülkelerden olduğunu
hatırlamak gerekiyor. Eğitim ve sağlık gibi hizmetler sosyal devlet anlayışıyla
parasız olarak veriliyor. Ancak Bolonya sürecinde harçlar alınmaya başlanıyor.
Bu harçlar Hırvatistan’ın anayasasına da aykırı. Eğitim Bakanlığı eğitime
ayrılan bütçenin kısılması kararını alıyor. Böylelikle lisans öğrenimi paralı
hale geliyor.
İşgalin Tohumları:
Birkaç ay süren ve daha küçük gurplar arasında gerçekleşen
toplaşmalardan sonra bu gruplar hocalarla da bir araya geldikleri büyük bir
toplantı organize ediyor. 2 saatlik bir toplantının sonunda 500 kişi İŞGAL
kararı veriyor. İlk etapta işgalin yalnızca 2-3 gün sürmesini bekliyorlar.
Eylem Stratejileri:
Sokak eylemleri yapıyorlar. “Parasız eğitim için korna çal!”
gibi sloganlarla etraftaki insanları da eyleme dahil ediyorlar. Ancak bu
yalnızca işgale dair kamuoyu oluşturmak için kullanılıyor. Çünkü bu tür
eylemler daha kısa süre hafızalarda yer ediyor. Basın da ilgisini çabucak
kaybediyor. Esas eylem biçimi işgal.
Sınıfları işgal ediyorlar. Ancak hocaların çalışma
alanlarını, sınav salonlarını, kantinleri ve kütüphaneleri işgal etmiyorlar.
Böylelikle özel mülklere dokunmamış, polis müdahalesinin önüne geçmişler.
Ayrıca eylemlerine karşı muhalefeti de güçlendirmemişler.
İşgaller bilgi üretim süreçlerine dair söz söylemeyi de
mümkün kılıyor. Üniversitenin git gide sermayeye hizmet eden kurumlara
dönüşmesini eleştiriyorlar. İşgalci öğrenciler, kamu yararına dönük alternatif
eğitim programlarını savunuyor. Derslikleri işgal bu mesajı iletmeyi mümkün
kılıyor.
Neden Temsili
Demokrasi Değil/ Neden Öğrenci Sendikası yada Öğrenci Temsilciliği ile Talepler
Aktarılmamış da Doğrudan Demokrasi Kullanılmış?
Temsili demokrasinin öğrencilerin yararını gözetmekte
başarısız olduğunu görmüşler. Temsilcileri manipüle etmek, pazarlık masasına
oturtmak kolaymış. Ayrıca öğrenci temsilcileri bu görevi siyasi kariyerin ilk
adımı olarak görüyorlar, dolayısıyla kişisel menfaat peşinde koşuyorlar.
Bunu yanında, doğrudan demokrasi hareketi meşrulaştırmış.
Sadece öğrencilere değil, herkese açık toplantılar düzenlemişler. 900 kişilik
salonda 1000’e yakın katılımcıyla toplantı yapmışlar.
Yalnız, çoğulcu demokrasi yöntemini uygulamışlar. Yani
çoğunluğun kabul ettiği kararları uygulamışlar. (Sayıların büyüklüğü göz önünde
bulundurulunca anlamlı tabii ama gerçek katılımcı demokrasi
uygulayamadıklarına, bu bakımdan bizim hareketimizin de takdire şayan bir
pratik geliştirdiğine de işaret etmek lazım belki.)
Açık Toplantılar:
Her akşam 20.00’de yapılmış. Her oturum 2 moderatör tarafından
idare edilmiş. Bu moderatörler rotasyon usülüyle her toplantıda değişmiş.
Her toplantıdan önce genel kurallar okunmuş. Bu kurallar bir
konuşmacı konuyu çok dağıttığında yada uzattığında moderatörün karışma yetkisi
olması gibi kurallarmış.
Tartışma Konularının Belirlenmesi:
Çalışma grupları oluşturulmuş. Bu gruplar gönüllük esasına
dayalı sorumluluk paylaşımı ile yürümüş. Ancak genel meclis gerektiğinde
çalışma gruplarını dağıtma yetkisini elinde tutmuş. Bu çalışma grupları
tartışmaların başlıklarını belirleyip gerektiğinde kısa sunumlar yaparak açık
toplantıların içeriğine yön vermiş.
Çalışma Grupları:
1-
Belge Analiz Grubu: Yönetmelikleri ve ilgili
hukuki düzenlemeleri inceleyerek öneriler sunuyor.
2-
Program Grubu: Günlük programı düzenliyor.
(İçeriği belirleme yetkisi yok, daha çok günlük plan hazırlamak gibi bir
yetkisi var.)
3-
Medya: Her gün basın bildirisi hazırlanıp
dağıtılıyor. Bakanlığn ve hükümetin verdiği tepkileri takip ederek bunlara
karşı strateji geliştiriyorlar.
4-
Güvenlik: Bu grup çok önemliymiş. Toplantı
yaptıkları dersliklere hocaların gelerek ders yapmasını engellemekle yükümlü.
İyi ayarlanmış vardiyalarla işliyor. Bir hocanın geldiğini öğrendiklerinde hem
salonu haberdar ediyor hem de hocayı vaz geçirmek adına çeşitli stratejiler
uyguluyorlar. Hoca dersliğe giderse son kertede hep birlikte protesto edip
çıkartıyorlar.
5-
Broşür dağıtım Grubu: günlük broşürlerini
dağıtıyor. Araç ayarlamış ve başka kasabalara ve üniversitelere de dağıtmışlar.
Diğer üniversitelerin örgütlenmesinde bu önemli rol oynamış.
6-
Ufak protesto grupları: .bunlar sokak
protestolarını örgütlüyor. (örneğin bir eylemde 10 kadar öğrenci yere yatıyor
ve gelen geçene bu öğrencileri kaç paraya alırsınız diyorlar)
7-
Yemekler öğrenci kooperatifini işleten bir grup
kadın öğrenci tarafından yapılıyor. (Ladies lafından yaptım bu çıkarımı. Bu
cinsiyetçi iş bölümü ile kendimizi kıyaslarsak yine gurur duymak mümkün. Arada
eksiklerimiz olabileceğini de akılda bulundurmakla birlikte genelde iş
bölümünde başarılı olduğumuz izlenimimi paylaşmak isterim.)
Medya ile İlişkiler:
Medya sürekli manipülasyon eğilimde olduğu için bir basın
kuruluşuna gidip haber yapmalarına izin vermiyorlar. Haber yapmak isteyen
kuruluşlar toplantılara çağırılıyor. Ve sadece toplantının başlangıcında
içeride olmasına müsaade ediliyor. Çünkü stratejilerini, takınacakları tutumu
gizli tutmak istiyorlar.
Her toplantıda kürsüde farklı yüzler oluyor. Bu rotasyonu
çok önemsiyorlar. Böylelikle medya yada Eğitim Bakanlığı manipüle etmek yada
pazarlık yapmak için karşısında tek bir sorumlu bulamıyor. Kimseyi hedef
alamıyor.
Her seferinde bunun pazarlık yapmayan ve anonim bir hareket
olduğunu vurguluyorlar.
Bir de tüm toplantı ve eylemlerde çekim yapmasına izin
verilen öğrenci var. Bir sorumluluğu devamlı olarak üstlenen tek öğrenci de o
zaten.
İşgalin Süresi ve Kapsamı:
Zagreb Üniversitesi’nin Felsefe Fakültesi’nde başlayan işgal
8 şehirde 20 üniversiteye yayılıyor. 35
gün sürüyor.
İşgalciler ile Hocaların İlişkisi:
Felsefe Fakültesi’ndeki tüm hocalar destek oluyor işgale.
Ancak bunun dışında hocaların destek olduğu söylenemez, bu ciddi bir eksiklikti
dedi Nina.
İşgalin Kazanımları:
Öncelikle öğrenciler siyasi bir özne haline geliyorlar.
Birkaç ay sonra ve yine bu yıl yapılan toplu öğrenci eylemleri de zaten bu
duruma işaret ediyor. Lisans birinci sınıf ve yükseklisans öğrenimi ücretsiz
hale geliyor. Bununla birlikte dönemlik kayıt ücreti de kaldırılıyor. Ne yazık
ki eğitimin tamamen ücretsiz olması sağlanamıyor. (Ancak neoliberalleşme
sürecinde bunca kazanımı da azımsamamak lazım diye bir not da ben düşmek
istedim.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder