17 Aralık 2011 Cumartesi

Hırvatistan'da 2009 Öğrenci İşgalleri- Deneyim Aktarımı

16.11.2011                                                     

Bugün Zagreb’den üniversitemize değişim programıyla gelen sevgili Nina Zagreb’de 2009 yılında gerçekleşip 8 ilde 20 üniversiteye yayılan 35 günlük öğrenci işgallerine dair deneyimlerini aktardı. Kendi pratiğimizle paralellikler ve ayrışan noktalar olduğunu gördük. Atölye sonunda kendi işgalimizi burada konuşulanlar üzerinden bir kez daha tartışmaya açabileceğimizi konuştuk. 

Üniversite İşgallerinden Önceki Süreç:
Hırvatistan 20 yıllık geçmişe sahip bir ülke. Öğrencilerin siyasi bir özne olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak 2008’deki NATO’ya üyelik süreci öğrenci hareketinin tohumlarını atıyor. Baharda 5000 öğrenci NATO’yu protesto etmek için sokağa dökülüyor. Bu protestolarda öğrenciler kamu yararıa dar ilk sözlerini söylüyor. Bir imza kampanyası başlatılıyor. Ban %25 oranında bir katılım oluyor. Ancak bu protestoların önemi hem öğrencilerin örgütlenme deneyimi kazanması hem de sivil toplum kuruluşları ile öğrenciler arasındaki ilk dayanışma ağlarının kurulması.

Öğrenciler Hangi Talepler Etrafında Bir araya Geldi?
Öncelikle küçük gruplar halinde örgütlenmeye başladılar. Birden fazla talep etrafında daha heterojen bir örgütlülük söz konusuyduç Bolonya kriterlerinin uygulanmasına karşı çıkan gruplar vardı. Bunun yanında Bolonya sürecine tümüyle karşı çıkmayan, yanlış şekilde uygulandığını söyleyenler de vardı.
2008 sonbaharında evrensel bir talep ortaya çıktı. Bu talep, parasız eğitimdi. Burada Hırvatistan’ın post-komünist ülkelerden olduğunu hatırlamak gerekiyor. Eğitim ve sağlık gibi hizmetler sosyal devlet anlayışıyla parasız olarak veriliyor. Ancak Bolonya sürecinde harçlar alınmaya başlanıyor. Bu harçlar Hırvatistan’ın anayasasına da aykırı. Eğitim Bakanlığı eğitime ayrılan bütçenin kısılması kararını alıyor. Böylelikle lisans öğrenimi paralı hale geliyor.
İşgalin Tohumları:
Birkaç ay süren ve daha küçük gurplar arasında gerçekleşen toplaşmalardan sonra bu gruplar hocalarla da bir araya geldikleri büyük bir toplantı organize ediyor. 2 saatlik bir toplantının sonunda 500 kişi İŞGAL kararı veriyor. İlk etapta işgalin yalnızca 2-3 gün sürmesini bekliyorlar.
Eylem Stratejileri:
Sokak eylemleri yapıyorlar. “Parasız eğitim için korna çal!” gibi sloganlarla etraftaki insanları da eyleme dahil ediyorlar. Ancak bu yalnızca işgale dair kamuoyu oluşturmak için kullanılıyor. Çünkü bu tür eylemler daha kısa süre hafızalarda yer ediyor. Basın da ilgisini çabucak kaybediyor. Esas eylem biçimi işgal.
Sınıfları işgal ediyorlar. Ancak hocaların çalışma alanlarını, sınav salonlarını, kantinleri ve kütüphaneleri işgal etmiyorlar. Böylelikle özel mülklere dokunmamış, polis müdahalesinin önüne geçmişler. Ayrıca eylemlerine karşı muhalefeti de güçlendirmemişler.
İşgaller bilgi üretim süreçlerine dair söz söylemeyi de mümkün kılıyor. Üniversitenin git gide sermayeye hizmet eden kurumlara dönüşmesini eleştiriyorlar. İşgalci öğrenciler, kamu yararına dönük alternatif eğitim programlarını savunuyor. Derslikleri işgal bu mesajı iletmeyi mümkün kılıyor.
Neden  Temsili Demokrasi Değil/ Neden Öğrenci Sendikası yada Öğrenci Temsilciliği ile Talepler Aktarılmamış da Doğrudan Demokrasi Kullanılmış?
Temsili demokrasinin öğrencilerin yararını gözetmekte başarısız olduğunu görmüşler. Temsilcileri manipüle etmek, pazarlık masasına oturtmak kolaymış. Ayrıca öğrenci temsilcileri bu görevi siyasi kariyerin ilk adımı olarak görüyorlar, dolayısıyla kişisel menfaat peşinde koşuyorlar.
Bunu yanında, doğrudan demokrasi hareketi meşrulaştırmış. Sadece öğrencilere değil, herkese açık toplantılar düzenlemişler. 900 kişilik salonda 1000’e yakın katılımcıyla toplantı yapmışlar.
Yalnız, çoğulcu demokrasi yöntemini uygulamışlar. Yani çoğunluğun kabul ettiği kararları uygulamışlar. (Sayıların büyüklüğü göz önünde bulundurulunca anlamlı tabii ama gerçek katılımcı demokrasi uygulayamadıklarına, bu bakımdan bizim hareketimizin de takdire şayan bir pratik geliştirdiğine de işaret etmek lazım belki.)
Açık Toplantılar:
Her akşam 20.00’de yapılmış. Her oturum 2 moderatör tarafından idare edilmiş. Bu moderatörler rotasyon usülüyle her toplantıda değişmiş.
Her toplantıdan önce genel kurallar okunmuş. Bu kurallar bir konuşmacı konuyu çok dağıttığında yada uzattığında moderatörün karışma yetkisi olması gibi kurallarmış.
Tartışma Konularının Belirlenmesi:
Çalışma grupları oluşturulmuş. Bu gruplar gönüllük esasına dayalı sorumluluk paylaşımı ile yürümüş. Ancak genel meclis gerektiğinde çalışma gruplarını dağıtma yetkisini elinde tutmuş. Bu çalışma grupları tartışmaların başlıklarını belirleyip gerektiğinde kısa sunumlar yaparak açık toplantıların içeriğine yön vermiş.
Çalışma Grupları:
1-      Belge Analiz Grubu: Yönetmelikleri ve ilgili hukuki düzenlemeleri inceleyerek öneriler sunuyor.
2-      Program Grubu: Günlük programı düzenliyor. (İçeriği belirleme yetkisi yok, daha çok günlük plan hazırlamak gibi bir yetkisi var.)
3-      Medya: Her gün basın bildirisi hazırlanıp dağıtılıyor. Bakanlığn ve hükümetin verdiği tepkileri takip ederek bunlara karşı strateji geliştiriyorlar.
4-      Güvenlik: Bu grup çok önemliymiş. Toplantı yaptıkları dersliklere hocaların gelerek ders yapmasını engellemekle yükümlü. İyi ayarlanmış vardiyalarla işliyor. Bir hocanın geldiğini öğrendiklerinde hem salonu haberdar ediyor hem de hocayı vaz geçirmek adına çeşitli stratejiler uyguluyorlar. Hoca dersliğe giderse son kertede hep birlikte protesto edip çıkartıyorlar.
5-      Broşür dağıtım Grubu: günlük broşürlerini dağıtıyor. Araç ayarlamış ve başka kasabalara ve üniversitelere de dağıtmışlar. Diğer üniversitelerin örgütlenmesinde bu önemli rol oynamış.
6-      Ufak protesto grupları: .bunlar sokak protestolarını örgütlüyor. (örneğin bir eylemde 10 kadar öğrenci yere yatıyor ve gelen geçene bu öğrencileri kaç paraya alırsınız diyorlar)
7-      Yemekler öğrenci kooperatifini işleten bir grup kadın öğrenci tarafından yapılıyor. (Ladies lafından yaptım bu çıkarımı. Bu cinsiyetçi iş bölümü ile kendimizi kıyaslarsak yine gurur duymak mümkün. Arada eksiklerimiz olabileceğini de akılda bulundurmakla birlikte genelde iş bölümünde başarılı olduğumuz izlenimimi paylaşmak isterim.)
Medya ile İlişkiler:
Medya sürekli manipülasyon eğilimde olduğu için bir basın kuruluşuna gidip haber yapmalarına izin vermiyorlar. Haber yapmak isteyen kuruluşlar toplantılara çağırılıyor. Ve sadece toplantının başlangıcında içeride olmasına müsaade ediliyor. Çünkü stratejilerini, takınacakları tutumu gizli tutmak istiyorlar.
Her toplantıda kürsüde farklı yüzler oluyor. Bu rotasyonu çok önemsiyorlar. Böylelikle medya yada Eğitim Bakanlığı manipüle etmek yada pazarlık yapmak için karşısında tek bir sorumlu bulamıyor. Kimseyi hedef alamıyor.
Her seferinde bunun pazarlık yapmayan ve anonim bir hareket olduğunu vurguluyorlar.
Bir de tüm toplantı ve eylemlerde çekim yapmasına izin verilen öğrenci var. Bir sorumluluğu devamlı olarak üstlenen tek öğrenci de o zaten.
İşgalin Süresi ve Kapsamı:
Zagreb Üniversitesi’nin Felsefe Fakültesi’nde başlayan işgal 8 şehirde 20 üniversiteye yayılıyor. 35  gün sürüyor.
İşgalciler ile Hocaların İlişkisi:
Felsefe Fakültesi’ndeki tüm hocalar destek oluyor işgale. Ancak bunun dışında hocaların destek olduğu söylenemez, bu ciddi bir eksiklikti dedi Nina.
İşgalin Kazanımları:
Öncelikle öğrenciler siyasi bir özne haline geliyorlar. Birkaç ay sonra ve yine bu yıl yapılan toplu öğrenci eylemleri de zaten bu duruma işaret ediyor. Lisans birinci sınıf ve yükseklisans öğrenimi ücretsiz hale geliyor. Bununla birlikte dönemlik kayıt ücreti de kaldırılıyor. Ne yazık ki eğitimin tamamen ücretsiz olması sağlanamıyor. (Ancak neoliberalleşme sürecinde bunca kazanımı da azımsamamak lazım diye bir not da ben düşmek istedim.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder