17 Aralık 2011 Cumartesi

"Şiir Anayasaya Aykırı" Mıdır?

Olcay Akyıldız
9 Aralık 2011, Cuma 

Açık Ders: “ŞİİR ANAYASAYA AYKIRI” MIDIR? 
“Şiir anayasaya aykırıdır”[1]( http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=616) başlıklı yazısına Cemal Süreya, şu cümleler ile başlar: “Tabiat ahlakı kovuyor. Nerde bir ahlak türemişse, orda tabiatla ahlak çatışma halinde. Sanatı doğuran mutlaka bu çatışmadır demiyoruz. Ama sanatı besleyen bu çatışmadır diyoruz. Tabiat sanatla kurulu düzene baş kaldırıyor. İtiyor onu. Hafife alıyor. Bozuyor. Ağuluyor. Sanatlar içinde bu özelliği en çok taşıyan da şiir sanatıdır.”
Biz de Starbuckstaki karşı işgalimiz esnasında, ara ara şiirler okuyan, şarkılar, türküler söyleyen kişiler olarak, şiirin aykırılığı ile yapmış olduğumuz karşı işgal arasındaki paralelliği konuşalım dedik.  Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden bir hocamızı da sohbetimize davet ettik.  Cemal Süreya’nın iddiasına, “hakikaten “şiir anayasaya aykırı” mıdır?” sorusu ile telmihte bulunarak, şiir ile aykırı olma hali arasındaki ilişkiyi ve okuduğumuz ve Starbucks’ın duvarlarına yazdığımız Ece Ayhan, Birhan Keskin gibi şairlerin şiirlerini nasıl konumlandırdığımızı konuşmaya koyulduk.
Bu konuşmanın merkezine, 1950li yıllarda, Edip Cansever, Ece Ayhan, İlhan Berk, Turgut Uyar, Cemal Süreya gibi isimlerin şiirlerini kapsayan ve  anlaşılmazlık, kapalılık ve toplumsal olaylardan uzaklaşarak sanatı merkeze alması hasebiyle sık sık eleştirilen İkinci Yeni Şiirini aldık. İkinci Yeni Şiirini seçmemizin nedeni, bu şiirlerin Tanzimat edebiyatından bu yana yapılan  “toplum için sanat” ve “sanat için sanat” ayrımının geçersizliğini örneklemeye müsait olmasıdır. Şöyle ki, şiir siyasetin salt aracıdır ya da şiir estetik söyleyişin kendisidir gibi iki farklı ayrımı İkinci Yeni Şiiri bünyesinde birleştirir. Bu şairler, şiirin dilindeki, konusundaki ve biçimindeki değişimi sadece estetik bir keyfiyetten doğan tercih değil; aykırılıktan kaynaklanan bir gereklilik olarak görmüşlerdir. Örneğin Ece Ayhan, dilin sentaksını bozmasının nedeni olarak sentaksı düzgün iktidarın dili ile iktidarı yıkamayacağını; bu sebeple, yıkıma dil ile başladığını söyler.
Bu sohbette İkinci Yeni Şiirinin yanı sıra 1940lılarda yazılan “toplumcu gerçekçi” olarak adlandırılan şiirleri ve günümüzden bir şair olan Birhan Keskin’in Soğuk Kazı kitabından şiirler de  okuduk. Bu şiirlerin konularını ve söyleyiş biçimlerini kıyaslayarak estetik kaygılar ile siyasi kaygıların aynı şiir içinde var olabileceğine değindik.
Bu sohbetin sonunda, hocamız, Birhan Keskin’in “Vicdan” isimli şiirini Cüneyt Özdemir’e ithafen okudu. Bu şiir ile, Özdemir’in 09.10.2011 tarihinde Radikal Gazetesi’nde Starbucks işgaline dair yazdıklarıyla aynı fikirde olmadığımızı, nefreti ve hoyratça aşağılamayı içinde barındırmayan leziz bir şiir ile bildirmiş bulunduk. Ve bu şiir ile “anayasa”ya olan karşıtlığımızı bir kez daha dillendirdik.
  


[1] Yazının tamamına görmek için şu linke bakabilirsiniz: http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=616

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder