Olcay Akyıldız
9 Aralık 2011, Cuma
Açık Ders: “ŞİİR ANAYASAYA AYKIRI”
MIDIR?
“Şiir anayasaya
aykırıdır”[1]( http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=616)
başlıklı yazısına Cemal Süreya, şu cümleler ile başlar: “Tabiat ahlakı kovuyor. Nerde bir ahlak türemişse,
orda tabiatla ahlak çatışma halinde. Sanatı doğuran mutlaka bu çatışmadır
demiyoruz. Ama sanatı besleyen bu çatışmadır diyoruz. Tabiat sanatla kurulu
düzene baş kaldırıyor. İtiyor onu. Hafife alıyor. Bozuyor. Ağuluyor. Sanatlar
içinde bu özelliği en çok taşıyan da şiir sanatıdır.”
Biz de Starbuckstaki karşı işgalimiz esnasında,
ara ara şiirler okuyan, şarkılar, türküler söyleyen kişiler olarak, şiirin
aykırılığı ile yapmış olduğumuz karşı işgal arasındaki paralelliği konuşalım
dedik. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden
bir hocamızı da sohbetimize davet ettik. Cemal Süreya’nın iddiasına, “hakikaten “şiir
anayasaya aykırı” mıdır?” sorusu ile telmihte bulunarak, şiir ile aykırı olma
hali arasındaki ilişkiyi ve okuduğumuz ve Starbucks’ın duvarlarına yazdığımız
Ece Ayhan, Birhan Keskin gibi şairlerin şiirlerini nasıl konumlandırdığımızı
konuşmaya koyulduk.
Bu konuşmanın merkezine, 1950li yıllarda, Edip
Cansever, Ece Ayhan, İlhan Berk, Turgut Uyar, Cemal Süreya gibi isimlerin
şiirlerini kapsayan ve anlaşılmazlık,
kapalılık ve toplumsal olaylardan uzaklaşarak sanatı merkeze alması hasebiyle
sık sık eleştirilen İkinci Yeni Şiirini aldık. İkinci Yeni Şiirini seçmemizin
nedeni, bu şiirlerin Tanzimat edebiyatından bu yana yapılan “toplum için sanat” ve “sanat için sanat”
ayrımının geçersizliğini örneklemeye müsait olmasıdır. Şöyle ki, şiir siyasetin
salt aracıdır ya da şiir estetik söyleyişin kendisidir gibi iki farklı ayrımı
İkinci Yeni Şiiri bünyesinde birleştirir. Bu şairler, şiirin dilindeki,
konusundaki ve biçimindeki değişimi sadece estetik bir keyfiyetten doğan tercih
değil; aykırılıktan kaynaklanan bir gereklilik olarak görmüşlerdir. Örneğin Ece
Ayhan, dilin sentaksını bozmasının nedeni olarak sentaksı düzgün iktidarın dili
ile iktidarı yıkamayacağını; bu sebeple, yıkıma dil ile başladığını söyler.
Bu sohbette İkinci Yeni Şiirinin yanı sıra
1940lılarda yazılan “toplumcu gerçekçi” olarak adlandırılan şiirleri ve
günümüzden bir şair olan Birhan Keskin’in Soğuk Kazı kitabından şiirler
de okuduk. Bu şiirlerin konularını ve
söyleyiş biçimlerini kıyaslayarak estetik kaygılar ile siyasi kaygıların aynı
şiir içinde var olabileceğine değindik.
Bu sohbetin sonunda, hocamız, Birhan Keskin’in “Vicdan”
isimli şiirini Cüneyt Özdemir’e ithafen okudu. Bu şiir ile, Özdemir’in 09.10.2011
tarihinde Radikal Gazetesi’nde Starbucks işgaline dair yazdıklarıyla aynı
fikirde olmadığımızı, nefreti ve hoyratça aşağılamayı içinde barındırmayan
leziz bir şiir ile bildirmiş bulunduk. Ve bu şiir ile “anayasa”ya olan karşıtlığımızı
bir kez daha dillendirdik.
[1] Yazının tamamına görmek
için şu linke bakabilirsiniz: http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=616
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder