ODTÜ'den işgal sesleri

ODTÜ'den gelen haberle sevindik bugün.

 Dayanışmayla!

 

DAHA FAZLA STARBUCKS! BOĞAZİÇİ’NE BİN SELAM!
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri uzun süredir kampüslerinde ucuz ve kaliteli yemek bulamamaktan, kantinlerin kapatılıp yerlerine büyük kahve zincirlerinin şubeleri açılmasından, amfilerinde CEOların ders vermesinden, kısacası kampüslerinde yaşam alanlarının her geçen gün daralmasından ve her şeyden önemlisi bütün bu olanların öğrencilerin tepkisine rağmen, onlara hiç danışılmadan yapılmasından şikayetçiydi. .“Bir sorsalar anlatacaktık, velhasıl madem onların sormaya niyetleri yok biz anlatalım istedik; yerleşkemize yerleşiyoruz!” diyerek 6 Aralık 2011 günü Güney Kampüs’teki Starbucks’ı işgal ettiler.
Günlerdir Starbucks’ta yaşıyorlar. Kendi çorbalarını kaynatıyor, kendi menemenlerini yapıp yiyorlar, ince belli bardaklarda çaylarını içiyorlar. Film gösterimleri, konserler, tiyatro oyunları, atölyeler düzenliyorlar. Gazeteciler, sanatçılar destek olmak için onları ziyaret ediyor. Hocalar derslerini Starbucks’ta işliyor. Sürekli gelen “Peki ya kahve içme özgürlüğü?” eleştirisine karşı da söyleyecekleri var. Starbucks’a gelip karton bardakta bir kahveye 8 Lira vermek isteyenlere engel olmasalar da özgürlüğün kahve bardağının dibinde aranmasına şaşırıyorlar. “Starbucks asla bir kahveden ibaret değildir. Mesele de sadece kahve değil, yaşayıp paylaşmak zorunda olduğumuz dünya!” diyorlar. Starbucks’a gelen müşterileri de “Kahve içmekte özgür, sözünü söylemekte özgür değilsin, sen de sözünü söyle!” diye çağırıyorlar. Rektörlük kendi yerleşkesine yerleşen öğrencileri soruşturmayla tehdit ediyor, dışarıdan gelen destekçilere de eylemcilerin dağıldıkları ve binanın “temizlendiği” yalanını söylüyor. Videolar ve yazılarla meramlarını anlattıkları bloglarından sonra İşgal Gastesi’ni de yayınlamaya başladılar.
ODTÜ yerleşkesi sakinleri olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin bu eylemini selamlıyoruz!
Starbucks dediğin Boğaziçi’ndeki gibi olur diyoruz!
Boğaziçi’nden arkadaşlar bizim kampüsümüzde de bir Starbucks olduğunu söyleyince araştırmaya başladık. Bir buçuk aylık çalışmalarımız sonucu Starbucks’ı bulamamış olsak da çarşıda bir Burger King tespit ettik.
ODTÜ’de yaşam alanımızın git gide ticarileştiğinin ve tüketim ilişkilerinin soylulaştığının farkındayız. Kantin zamları yüzünden artık bir çay içmeye dahi tereddüt eder olduk. Bir işgüzarlık sonucu adı kafeterya konulan yemekhanemizde tatsız tuzsuz ve pahalı yemekler yemek zorunda kalıyoruz. Geceleri ders çalışacak yer bulamazken kütüphanemize gündüzleri dahi sığamıyoruz. Dersler bittiğinde sınıfların kapıları kilitlendiği için öğrenci toplulukları olarak toplantı alacak yer bulamıyoruz. 17.30’dan sonra etkinlik yapmak istediğimizde ücret ödememiz talep ediliyor. Şirketlerin içinde at koşturduğu KKM’yi öğrencilerin kullanması içinse bir servet ödemeleri gerekiyor. Ne zaman bir şeyler üretmek, bir etkinlik yapmak istesek bürokrasinin çarkları arasında eziliyor, dilekçelerin satır aralarında kayboluyoruz. Rektörlüğümüz hiçbir talebimizi ciddiye almazken ve bize vaadettiği Öğrenci Kültür Merkezi inşaatıyla ilgili en ufak bir gelişme olmazken, yıllık bütçe harcanabilsin diye yollardaki tümsekler yıkılıp tekrar yapılıyor. Yurtlara turnikeler takılıp kampüsün her yanı kameralarla donatılıyor.
Boğaziçi’nde yapılanların yerel ve marjinal bir tepki olmadığının, ODTÜ’de de bardağın aslında çoktan taştığının, ODTÜlülerin de yerleşkesine yerleşmek için sabırsızlandığının bilinmesini istiyoruz.
ODTÜ Öğrencileri