13 Ocak 2012 Cuma

Starbucks İşgalinde Homofobi Tartışması (bianet)

Starbucks İşgalinde Homofobi Tartışması

Uludere katliamıyla ilgili konuşma yapmak için Starbucks işgal alanına giden Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı eşcinsel topluluklarla ortak etkinlik yapmadıklarını söylerken öğrencilerin bir kısmı da Sarıyaşar'ı nefret suçu işlemekle suçladı.

İstanbul - BİA Haber Merkezi
13 Ocak 2012, Cuma

 
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin 6 Aralık 2011'de başlattığı Starbucks işgalinin birinci ayında Uludere katliamına dair düzenlenen söyleşiye davetli olarak gelen Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar ile işgalci öğrenciler arasında homofobi tartışması yaşandı. 

6 Ocak'ta yaşanan tartışmanın ardından İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) hakkında kınama metni hazırlayan Starbucks işgalcileri, internet sayfalarından yayımladıkları bildiride Mazlum-Der yöneticilerinden Cüneyt Sarıyaşar'ın 
"Nasıl ki insanlığa ve doğaya zararlı nükleer yanlılarıyla bir arada olmuyorsak, insanlığa zararlı olduğunu düşündüğümüz eşcinselliği meşrulaştıran kurumlarla da bir arada olmayız." dediğini ifade ederek Mazlum-Der'in bu tutumla nefret suçu işlediğini belirtti.

"Mazlum-Der ortak kararla çağrılmadı"

Yaşananlar hakkında bianet'e konuşan işgalcilerden Nazlı, Mazlum-Der'in ortak kararla işgal alanına davet edilmediğini söyledi. 

İHD'nin gelemeyeceğinin anlaşılması üstüne bir grubun inisiyatif alarak, Uludere katliamının ardından sürece hızla dahil olan ve İHD ile ortak rapor hazırlayan Mazlum-Der'i davet ettiğini söyleyen Nazlı, bu davet üstüne Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar'ın işgal alanına geldiğini ifade etti. 

Nazlı, Mazlum-Der yetkilisinin ilkesel olarak LGBT siyaseti yapan topluluklarla ortak etkinlik yapmadıklarını söylediğini, ancak burada LGBT bireylerle sorunlarının olmadığını belirttiğini aktardı ve ekledi:

* Bunlar konuşulurken orada transseksüel bir arkadaşımız da vardı. Kendisi orada bulunan pek çok kişinin LGBT olduğunu ifade ederek böyle bir tutum sergilendiği için Mazlum-Der yetkilisinin konuşmasına izin veremeyeceklerini söyledi. 

* Kendisini davet eden arkadaşımızla konuşan yetkili, insanların bireysel var oluşlarına bir şey demediklerini, konuşma yapabileceğini ama LGBT örgütleriyle ortak etkinlik yapmak istemediklerini söyledi.

"Bazı öğrenciler beni konuşturmadı"

Olayları bianet'e değerlendiren Cüneyt Sarıyaşar, kendisi alana gittiğinde bir kadın öğrencinin "Sizin düşünceleriniz böyle. Bu bakış açısındaki birinin burada konuşmasına müsaade etmeyiz" dediğini söyledi. 

Kendisinin oraya konuşma yapmak için gittiğini ve konuşmasının bazı öğrenciler tarafından engellendiğini ifade eden Sarıyaşar, konu hakkında ayrıntılı açıklamayı önümüzdeki hafta yapacağını söyledi. (EKN)

4 yorum:

  1. MAZLUM-DER İslami merkezli bir insan hakları kuruluşu. Dolayısıyla insanı değil İslam ideolojisini referans alır. İdeolojinin ahlakı üzerinden insan haklarına yaklaşır. Yani, bir insanın mazlum olup olmadığı kararına sadece ezildiğinden hareketle karar vermez, İslami yasalara, koşullara göre mazlum olup olmadığına bakılır, eğer mazlumsa ancak onun haklarını ve kendisini savunulmaya koyulurlar. İslamın eşcinselliğe yaklaşımı açık ve net olduğundan bu örgütün bahse konu eyleme gösterdiği katılmama gerekçesi kendi açısından geçerlidir. Sorun, böyle bir örgütün duruşunun bilinmesine rağmen eyleme kurumsal olarak davet edilmesidir. MAZLUM-DER bir İnsan hakları kuruluşu değil İslam hakları kuruluşudur. Bunları yazarken aklıma muhafazakar yazar Hilal Kaplan geldi. Geçen yıl düzenlenen Nefret Suçları Konferansına davet edilmişti. Buna tepki gösterenlerden biride bendim. Hep bir ağızdan dedik ki; Alenen eşcinsellere karşı nefret suçu işleyen birinin böyle bir konferansta ne işi var? O denli çok tepki gösterildi ki düzenleyici komiteye, baskılar sonucu en sonunda Hilal Kaplan konferansa katılmaktan vazgeçtiğini yine nefret söylemi bir açıklamayla twitterdan duyurdu. Demem o ki; İnsanı referans almayan bir zihniyetle uyuşmak, anlaşmaya çalışmak çok zordur. Davet amacı son derece insanidir; ortak bir duruş, bir vicdan yaratmaktadır ama vicdandan önce ideolojilerini kutsayanlarla ne mümkün anlaşmak, ortak bir duruş sergilemek? İslamafobiye dur deyip, homofobiye deh demenin insani boyutu ne ola ki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba.
      üstte yazdıklarına katılıyorum, 'insanı referans alma' kısmına kadar. herkesin uyması gerektiğini belirttiğin 'vicdan' tanımını sende ideolojilerinden bağımsız bir yerden yapmıyorsun ki. 'insan hakları''nefret söylemi' dediğin ve evreneselliğini savunduğun değerler de meşruiyetlerini seküler, aydınlanmacı moderniteden alıyorlar.bu tanımlarının mesruiyetini bir başkasının konumlanışı ve 'ben sizin duruşunuza karışmıyorum ama ben katılmıyorum' deme hakkına(üstteki kuruma veya kullandığı üsluba katılmasam da)engel görmüyorum. seninki bir yerden geldiği gibi islamcının/müslümanın vicdanı da dini/ideolojisinden gelir. benim için islamofobi için de aynı şey pekala geçerlidir. ben dinin meşruyetini savunan bir eyleme ortak olmam. ama senin yapmana da karışmam demem benim açımdan fobik olmak değildir, bunun için 'nefret ediyorsunuz' diye kimseyi yargılamam.

      Sil
    2. hele bir islamciyi lgbt siyasetinin yapildiği bir yere çağırıp bunları bana demesine pek şaşırmamak çok mu şaşırtıcı birşey? (tekrar etmek isterim mazlumderin bu (ister politik de ister dini) duruşu tanımlama şekli ve ifade edişine katılmıyorum ama müslümanlar ve islam mazlumderden ibaret değil sanırsam.

      Sil
  2. arkadaşlar, mazlum-der'i çağırmakla ne kadar yanlış bir iş yaptığınızı adamın haberin en son paragrafındaki üste çıkma çabasından anlıyoruz.

    demek ki kınamanız bir gram olsun etkili olmamış?

    neden mi? çünkü hala islamofobi diyip duruyorsunuz, türkiyede islamofobi madenciliği yapıyorsunuz..

    YanıtlaSil